9 Haziran 2013 Pazar

Ne yapmalı?



NE YAPMALI

Bırakıp gideyim diyorum seni
Alayım başımı çekip gideyim.
Ama saymayı mı bırakayım sevdiğim
Bir desem sen yüz desem sen
Çiçeklerden mi vazgeçeyim sevdiğim
papatya desem sen gül desem sen
Söyle sevdiğim 
beni görmeyen gözlerin bana anımsatırken karanlığımı
Sana da kendi karanlığını hatırlatan gözler mi var

A desem sen B desem Sen
Z desem, yine sen
Ne yapayım sevdiğim
Konuşmayı mı bırakayım?


Ah İstanbul ne güzel şehirsin sen öyle...

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

YAHYA KEMAL BEYATLI




Şehirleri renklerle ifade edin deselerdi sanırım mavi rengini İstanbul için ayırırdım.


Bu kadar mı güzel olur bir şehir 
Bu kadar mı mavi olur
Nefesin denizin kokusunu ulaştırır  genzine,
Hele de esiyorsa hafiften bir rüzgar.
Varsa birde yanında sevdiğin biri
İstanbul cennet gibi görünür gözüne.


Geçen yaz ömrümün yaşadığım en güzel dönemlerinden biriydi. Canım arkadaşım bana İstanbulun güzelliklerini gezdirmişti. Dünyanın en iyi rehberiydi çünkü bana kalbiyle beraber eşlik etmişti.
İstanbul...
Gerçekten de gezmeyle biter mi senin cevherlerin...
Anlıyorum aslında insanların İstanbul'da yaşama arzusunu, oraya bir giden bağımlı oluyor çünkü. Bilmem ki havasından mıdır yoksa suyundan mı?


İstanbul!
Ne aşıkları barındırdın göğsünde,
Kimilerine ekmek kapısı oldun
Kimilerine ise peynir konulmuş bir kapan
Kimilerini sevdin kabullendin
Kimilerini ise bıraktın kimsesizliğiyle
Ama ikisi de sevdi seni İstanbul 
Oysa sen ikisini de umarsamadın
Bu kadar mı bencilsin ey İstanbul
İkisi de sana aşık ama
Sen ayna karşısında
Kendine yeni aşıklar bulma yolunda...





Geçen internette dolanıyorken sanırım twitterdaydı bir söz çok hoşuma gitmişti.
"Kız kulesi de yalnız ama bütün İstanbul ona aşık"


Yıllardır İstanbula gezmeye giderim, bir türlü nasip olmadı kız kulesine gitmek. Karşısında oturup çay içip çekirdek çitledim ama kısmet olmadı içini görmek. Belki çok farklı bir yer değildir ama merak işte. Umarım ileriki ziyaretlerimde bu emelime nail olabilirim.

Kız kulesi ile ilgili anlatılagelen hikayeler vardır bunlardan birini yazmak istiyorum bende.

"Yıllar yıllar önce Konsantine'nin kralının tek ve çok güzel bir kızı vardır. Bir gün saraya bir falcı kadın gelir ve prensesin falına bakar. Falına göre kızın bir yılan tarafından ısırılarak öleceğini söyler.
Bunun üzerine kral çok sevdiği kızını kaybetmemek için onu yılanların ulaşamayacağı bir yere kaçırmak ister ne var ki yeryüzünde öyle bir yer yoktur. Bunun üzerine denizin üzerinde bir kule yaptırır ve kızını da oraya yerleştirir. Kulenin kara parçasıtla ilişkisi olmadığı için de yılanların olmadığı güvenilir bir yer olduğunu düşünür. Gel zaman git zaman prenses kalede sabah akşam kendine yemek getiren bayandan başka kimseyle görüşmeden yaşamını sürdürür. Ta ki bir gün ona yemek getiren kadının sepetinde yılan olduğu güne kadar."

 Dediğim gibi bu hikayelerden sadece biri çeşit çeşit hikayeler var kız kulesi ile ilgili. 
Kız kulesi ile ilgili kesin bir şey varsa o da tüm İstanbulluların ve İstanbul'a giden turistlerin uğramadan geçemediği enfes manzaralı, gönül rahatlığı veren bir yer.


İlk postum biraz uzun oldu farkındayım ama açılış postu gibi düşünebilirim sanırım bunu:)